Baba Yokluğu
Babanın ayrılma, boşanma, ölüm veya duygusal ilgisizliği/uzaklığı yüzünden kaybı, çocuk için ciddi gelişimsel zorluklara ve duygusal acılara yol açabilir. Yapılan bazı araştırmalarda, baba eksikliği psikolojisi altındaki çocukların uyku sorunları yaşadığı tespit edilmiştir. Bu çocuklar kronik kabuslardan ve kendi içlerinde birşeyin onları ele geçireceği korkusundan şikayetçidirler. Anneleri tarafından sakinleştirilmeye çalışılması işe yaramadığı gibi bu korkularını daha da artırmıştır. Bu araştırmalar her ne kadar bu problemlerin babanın eksikliğinden mi yoksa annenin bu eksiklikten duyduğu gerginlikten mi kaynaklandığını ayırt etmemiş veya edememişse de, her iki ihtimalde de babanın eksikliğinin tetiklediği bir sorunun ortada olduğu görülür.
Baba ve Bebek
Babanın bebeğin hayatındaki ilk işlevlerinden biri onun agresif dürtülerini ve fantazilerini kontrol etmesine yardım etmektir. Babayı boşanma sonrası kaybeden bir çocuğun agresyonunu kontrol etmede ciddi sorunlar yaşama ihtimali vardır. Çocuk babasının dönmesine ve kendi agresyonuyla baş etmesine yardımcı olmasına ihtiyaç duyabilir. Bu özlem, “baba açlığı” (father hunger) veya “baba susuzluğu” (father thurst) olarak adlandırılmıştır. Bu iki terim de baba özleminin bebeğin dünyayı ağız yoluyla (emzirme ve eline geleni ağzına götürerek anlama çabası) tanıdığı ilk yıllar olan oral döneme gönderme yapar. Babaya duyulan bu özlem sadece bir duygu olmaktan çok bebeğin kendiliğini oluşturan dürtüleri, savunma mekanizmalarını, iç idealleri ve engelleri içerir.
Babanın Çocuğunu Terketmesi
Çocuğun babasını nasıl kaybettiği de bu olgunun şekillenmesini etkileyebilir. Terk edilmişlik duygusu çocuğun ileriki hayatında yerleşmiş bir bilinçaltı tema olabilir. Babadan yoksun çocuklar uzun süre (bir araştırmaya göre en az 5 yıl) baba özlemi ve bununla birlikte seyreden mutsuzluk ve depresif duygu durumunu hissedebilirler.
Babanın Vefat Etmesi
Babanın ölümünün çocuk gelişimi üzerindeki etkilerinde; çocuğun hem baba hem de anneyle geçmişi, baba kaybedildiğinde çocuğun hangi gelişim sürecinde (kaçıncı yaş) olduğu ve annenin kocasının kaybıyla nasıl başa çıktığı önemli etkenlerdir. Bazı durumlarda anne, bilinçaltında ile isteği dışında çocuğu bu kayıp için suçlayabilir. Hatta bazı durumlarda babanın ölümü, annede "çocuğuma uygun bir baba seçemedim, kocama yardım edemedim, veya kocamı ölümden kurtaramadım" vb ağır bir suçluluk duygusu hissetmesine yol açabilir.
Babanın İçselleştirilmesi
Baba her zaman mevcuttur. Babasız çocuklarda bile varlığı hissedilebilir. Babanın yokluğunda çocuk çoğu zaman hayali bir babayı içselleştirebilir. Bu hayali kendi içinde taşıyabilir ve bu hayalin olumlu ya da olumsuz yanlarıyla özleşebilir.
İçselleştirilen baba nesnesinin hem olumlu hem de olumsuz yanları barındırabilmesi çocuğun ileriki ilişkilerinde nasıl davranacağını belirleyebilir. Bu iki özelliğin birleştirilmesinde hem olumlu hem de olumsuz özelliklerin aynı kişide barındırılmasının meydana getirdiği güçlük, bu kişinin ileriki yetişkin ilişkilerinde başkalarını önce idealize edip sonra o ideallere ulaşamadıklarını görüp büyük hayal kırıklıkları yaşamalarına sebep olabilir. Bu içselleştirilmeye çalışılan iki-uçlu, yarılmış baba imgesi, yani ideal ve hayal kırıklığına uğratan/terk eden baba imgesi, kişiye ilişkilerinde sürekli idealize edilmiş insanlar tarafından önce sevilip sonra terk edilme duygusunu yaşatır. Babanın yokluğunda çocuğun yarattığı idealize edilmiş baba hayali (fantazisi) bazen de çocuğun kayıp ve terk edilmişlik duygularıyla başa çıkmasında yardımcı olabilir. Eğer hayali baba figürü sevgi dolu ve şefkatli ise çocuğun anne-baba-çocuk şeklinde sağlıklı bir aile üçgeni kurmasına yeterli olabilir.
Baba Eksikliği
Babanın erken yıllardaki eksikliğinin çocuğun gelişen kişiliğinde önemli bir etkisi olabilir. Babasız çocukların kişilik gelişimleri babalarını ne şekilde kaybettikleriyle şekillenebilir. Bu etkileşim babalarını tanımayan veya özlemeyen çocuklarda da mümkündür. Dolayısıyla, babaların yokluklarında (yokluklarıyla) bile çocuğun hayatında kim olduklarıyla ilgili kalıcı bir rolü vardır. Çocukların babaları tarafından nasıl terk ediledikleri içselleştirdikleri baba nesnesiyle olan ilişkilerini de etkiler.
Bazı çocuklar daha babaları ölmeden ayrılık, boşanma veya duygusal uzaklık (madde ve alkol bağımlılığı, veya ruhsal hastalık ya da ilgisizlik) yüzünden terk edilmiş hissedebilirler. Fakat babalarının ölümü bir gün beraber olabilme hayallerini yıkabilir. Bu çocuklar idealize ettikleri baba hayaline tutundukları ve ondan vaz geçemedikleri zaman babanın yasını tutmakta büyük ölçüde zorlanırlar. Babaları hakkında, onun nasıl biri olduğu, neden öldüğü ve ilkin neden terk ettiğiyle ilgili gerçek olmayan fikirlere sahip olabilirler. Anne-baba tarafından terk edilmek bir çocuk için özel bir kayıp duygusuna ve benliğinde ağır bir yaralanmaya yol açabilir. Bu kişi ileride empati kurmada güçlük, depresyon, boşluk hissi, suça yatkınlık, bağımlılık, kontrolsüz öfke, patolojik yalan söyleme, hastalık hastalığı ve abartılı bir kendilik algısı gibi sorunlar yaşayabilirler.
Bazen bu çocuklar baba imgesinin eksikliğinden dolayı kendi kimliklerini oluşturmada güçlük çekebilirler. Çoğu babası ölen çocuk ileride babasıyla ilgili topladığı bilgilerle avunsa da, erken yaşta terk edilmiş çocuklar babalarıyla ilgili herhangi bir bilgi toplamada duygusal güçlük yaşayabilirler. Terk etmiş babaları hakkında çok elle tutulur bilgileri olmayabilir ve bildikleri de çok acı verebilir.
Yetişkinlerde Baba Yokluğunun Etkileri
Yetişkin biri olarak baba açlığı çeken bir kişi çeşitli duygusal, ilişkisel ve seksüel sorunlar yaşayabilir. Bilinçli veya bilinçaltı hissedilen bir baba korumasının, ilgisinin ve sevgisinin derin özlemi gelişim süresince erotikleştirilebilir. Dolayısıyla herhangi bir dugusal ve/veya cinsel ilişki bu özlem tarafından şekillenebilir. Bu erkekler, duygusal ilişkilerinde terk edilme korkusu, güven sorunu ve hayalkırıklığı yaşamaya yatkındırlar. Bu insanlar ayrıca olaylarla başa çıkmada başkalarından yardım alabilmede ve sembolize edebilmede güçlük çekebilirler. Kendi kendilerini kısıtlayan, zarar veren, dürtüsel olaylar içine girebilirler.
Babayı ve onun sevgisini erken bir dönemde kaybetmek ilerde bu kişinin özgüven eksikliğine, başarılarından yeterli tatmin duygusunu yaşayamamasına ve çok çabuk incinme ve alınmasına yol açabilir. Bu kişiler ayrıca öfke kontrolünde, iç seslerini dinlemede sorun yaşayabilirler.
Bazı durumlarda baba eksikliği bir boşluk olarak yaşanabilir. Böyle biri kendisini diğer kişilerden daha farklı hisseder. Bu durum kişi için kendi özünü (terk eden ve sonra ölen, güvenilmez bir babanın çocuğu olmak) inkar edip, sahte bir kendilik geliştirmesi tehlikesini arttırır. Geçmişlerinde erken yaşlarında babaları tarafından terk edilen kişiler, her yakın ilişkilerinde, özellikle romantik ilişkilerinde, bu terk edilmişliğin hayaletleri tarafından rahatsız edilebilirler.