Lekesiz, temiz, çok temiz, tertemiz, pirüpak bir hafıza ile dünyaya gelen çocuk, hayatta öğrenilmesi gereken pek çok gerçek varken, neden kendi kurduğu gerçek olmayan dünyada uzun bir süre vakit geçirir ve tüm enerjisini bu sanal dünyada harcar?

Çocuk oyunlarına baktığımızda, sıkıcı, bunaltıcı tekrarlardan başka bir şey görüyor muyuz? Anlamsız parçalar, daha anlamsız bütünleri mi oluşturuyor? Yok o kadar da haksızlık yapmayalım. Her ne kadar tekrarlardan hoşlanmıyor olsanız da oyunun parçalarının veya bütününün o kadar da anlamsız olduğunu söyleyemeyiz. İşin aslında daha ilginç tarafı bu parçalar ve bütünler, çocuk için gerçek dünyada gördüklerinin içe yansımasının dışa vurumudur. Çırağın, etrafındaki ustalardan gördüğü hal, hareket ve davranışları pratiğe dökme denemeleridir. Çoğu zaman bu pratikler abartılı olarak ele alınsa da çocuğun mübalağa sanatına verebiliriz. Ya da aslında her çocuk bir sanatçı olarak doğuyor da diyebiliriz. Bu yönüyle baktığımızda oyun aslında çocuk için hayata dair kazanımlarını deneysel olarak ele aldığı ve böylece gözlemlerini pratiğe döktüğü bir laboratuvar alanıdır.

Tabi çocuk gözlemlerini oyunlarda deneyimlerken işin içine kendi iç dünyasını da katarak duygularını ifade edip, düşüncelerini ortaya koymaktadır. Çocukla kontak kurma, aynı frekansa geçme aşaması da tam bu noktada başlamaktadır.

oyun aslında çocuk için hayata dair kazanımlarını deneysel olarak ele aldığı ve böylece gözlemlerini pratiğe döktüğü bir laboratuvar alanıdır

Oyun Terapisi Nedir?

Çocukla irtibat kurmak için onu anladığımızı, onunla aynı frekansta olabileceğimizi göstermemiz gerekiyor. Oyununa dahil olamadığımız çocuğun düşünce dünyasına da adım atamayız. Bizi oyununa dahil etmesini sağladıktan sonra ise artık duygu ve düşüncelerine dokunabilme imkanını elde edebiliriz.

Peki o zaman oyun terapisi oyunun neresinde?

Önce tanımını yapalım:

Çocuklar duygularını, düşüncelerini kelimelerle olduğu gibi aktaramayabilir. Yaşadığı olumlu veya olumsuz durumları düzgün kelimelerle ifade etmekle zorluk yaşayabilir. Veya kendine saklayabilir. Ancak oyun ortamı ile kurduğu dünyada yönetici ve yönlendirici kendisi olduğu için oyun araçlarının, oyuncaklarının seçiminden onları seslendirmesine kadar kendi duygu ve düşünceleri ile hareket edecektir. Oyun terapisi yapacak uzman ise öncelikle yargısız yaklaşımla kendini kabul ettirecek ve güven ortamını sağlayacaktır.

Uluslararası Oyun Terapisi Derneği der ki; Eğitimli oyun terapistlerinin danışanların psiko sosyal sorunları engellemelerine ya da çözmelerine ve ideal büyüme gerçekleştirmelerine yardımcı olmak amacıyla oyunun iyileştirici gücünden yararlanırlar. Oyun terapisi kişisel arası güvenin kurulduğu bir sürecin sistemli biçimde kullanılmasıdır. Oyun terapi, çeşitli oyun ve oyuncaklar yardımı ile çocukların kendilerini iade etmelerini, ihtiyaçlarını dile getirmelerini amaçlayan özel bir terapi türüdür.

Oyun Terapisi Nasıl Uygulanır?

Oyun terapisi, özel tasarlanmış bir odada oyuncaklarla oyun oynayarak yapılmaktadır. Çocuklarla yetişkinlerde olduğu gibi doğrudan iletişim kurmak çoğu zaman mümkün olmaz. Oyun terapisinde oyuncaklar ve özel oyun odası sayesinde çocuklarla iletişim kurmak kolay ve anlaşılır bir hale gelir. Özellikle travma yaşayan, tacize uğrayan, sınav kaygısı ile baş etmekte zorlanan, ölüm, boşanma veya uzaklaşma yolu ile anne-babasını kaybeden, sosyalleşme sorunu yaşayan çocuklarda bu yöntem oldukça işe yaramaktadır. Oyunları serbest oyunlar ve yapılandırılmış oyunlar olarak ikiye ayırabiliriz. Ve oyun içerisinde yapılması gereken bazen dolaylı yoldan telkinler vermektir. Bu telkinler çocuğun gelişimine katkı sağlar. Yani iletişim kurmasına, sorunu çözmeye yardımcı olur. Çocuklar travmalarına yönelik kolaylıkla ifade edemedikleri konuları oyun ve oyuncaklar aracılığıyla  ifade etmektedir.

Oyun terapisi neden önemli?

Oyunun sekiz ana başlıkta iyileştirici gücü vardır.

  • İletişim kurma becerisi,
  • Duygusal düzenleme,
  • İlişki geliştirme,
  • Ahlaki yargı oluşturma,
  • Stresle başa çıkma,
  • Egoyu güçlendirme,
  • Hayata hazırlık,
  • Ve son olarak kendi gerçekliğini oluşturma

Oyun Terapisinin Tarihi

Sigmund Freudun 1909 yılında Küçük Hans ile gerçekleştirdiği çalışma sayesinde oyunun terapötik olduğu fikri psikoterapi pratiğine girmiştir. Ardından Melanie Klein psikanalitik çerçevede çocuklara yapılan terapide oyunun kullanılması fikrini devam ettirmiştir. Klein'in öncülüğü sayesinde çocukların minyatür oyuncakların aslında temsili bir kontrol duygusu hissettikleri açığa çıkmıştır. (1955) İlerleyen zamanlarda Virginia Axline çocuk ve oyun terapisine daha birey merkezli bir yaklaşım getirmiştir.

Oyun terapisinin uygulama yolları

Oyun terapisi eğitimi almış uzman kişilerce özel teknikleri uygulanarak yapılır. Çocuk merkezli oyun terapisi: çocuğa minimum yönerge verilerek kendini ifadede maksimum özgürlüğün tanındığı bir yöntemdir.
Filial oyun terapisi: Evde oyun terapisi de diyebiliriz. Fakat burada önemli olan ebeveynlerinde terapi sürecine aktif biçimde katıldıkları bir teknik olmasıdır. Çocuk merkezli oyun terapisi seanslarına benzer. Terapi odasında edindikleri olumlu etkileşimleri oyun odası dışında da devem ettirmesi hedeflenir. Bie psikoeğitim süreci olarak ta bakılır.

Grup oyun terapisi: mevcut benzer sorunların bir arada gözlemlenmesine odaklanır. Yönlendirmeli ya da yönlendirmesiz olabilir. Evde oyun terapisi yapma yöntemi de bulunmaktadır. Filial oyun terapisi dediğimiz yöntemle ebeveynlere bir psikoeğitim verilerek çocuklarıyla nasıl iyileştirici oyun oynanabileceği öğretilmektedir.

Oyun odası nasıl olmalıdır?

Terapistin gereksinimlerine göre değişmekle beraber 14-18 metrekare idealdir. Kolay temizlenebilen malzemeler, raflar, mobilya, masa, yazı tahtası ve doğal olarak çeşitli oyuncaklar. Oyuncak hayvanlar, bebek, araba, plastik mutfak eşyaları, bebek evi, kuklalar, oyuncak askerler, bloklar, inşaat malzemeleri, ambulans, itfaiye, telefon, kartlar, plastik hayvanlar ve kostümler temel olarak bulunmalıdır.

Oyun terapisinin aşamaları

Ebeveyn bireysel bir oyun terapisi sürecinden tam olarak ne beklediğinin farkındalığında olmalıdır. Çocuğun endişe ve problemleri ilk seanslar çoğunlukla güven oluşturma ve terapötik süreçle tanışmayı içerir. Çocuğun gelişimsel düzeyine bağlı olmakla beraber oyun odası genel itibariyle çocuğu mutlu eden bir alandır. Gerekli uyum sağlandıktan sonra çocuğun güven içinde desteklendiği süreç başlar. Bu aşamanın ardından derinlemesine çalışma başlar. En uzun süren dönemdir. Ayrıntılı biçimde çocuğun içsel dünyasına ayna tutulur. Son aşamada ise, ortaya çıkan sonucu ailenin ve çocuğun sahiplenmesi için zaman tanınır. Yani, sürecin biteceği çocuğa haber verilir. Aşama yavaş yavaş bırakılır. Bu arada devam etmekte olan gelişmelerin de sağlaması yapılmış olur.

Oyun terapisi kaç yaşa kadar uygulanır?

3-11 yaş arası çocuklara oyun terapisi teknikleri uygulanır.

Oyun Terapisi Ne Kadar Sürer, Kaç Seanstır?

Oyun terapisi tüm tedavi süreçlerinde olduğu gibi çocuktan çocuğa farklılık gösterebilecek bir uygulamadır. Çocukla iletişim kurmak, çocuğun sorununa, yaşadığı travmaya ve bunu içinde ne kadar büyüttüğüne göre farklılık gösterebilir. Hiçbir insan, hiçbir çocuk tek kalıplık canlılar değildir. Aynı sorunda 3 seansta cevap veren çocuk olabileceği gibi 15 seansta da cevap veren çocuk olabilir. Çocuğun terapisti ile bağ kurma süreci de sonuca varma süresini etkileyecektir. Kişiden kişiye değişen sürelerde ortalama seanslık sürecini baştan vermek doğru olmadığı gibi belli bir terapi süreci geçirdikten sonra yapılacak değerlendirme ile durum, uygulanacak yönteme tekrar karar verilir.

Birleşmiş Milletler 1989 Çocuk hakları sözleşmesinin 31.1 maddesinde;

“Çocuğun dinlenme ve boş zaman değerlendirme, yaşına uygun oyun ve eğlence etkinliklerinde bulunma ve kültürel ve sanatsal yaşama serbest biçimde katılma hakkı vardır.”