Son yıllarda boşanma oranları hızla artmaktadır. Boşanmalar, hem boşanan çiftler için hem de varsa çocukları için oldukça zor bir süreç olmaktadır. Biz psikologlar olarak öncelikle, boşanmaların sebeplerini belirlemeli bu sebepler doğrultusunda çiftlerin sorunlarına göre müdehalelerde bulunabilmeli ve boşanma durumlarında bu süreci hem çiftler için hem de varsa çocukları için kolaylaştırabilmeliyiz.

Boşanmanın günümüzdeki en temel sebeplerinden bir tanesi sanallaşan dünyanın insanları gerçek dünyadan uzaklaştırmasıdır.İnsanlar, hayatlarını görüntü verme bazında yaşayarak kendi öz benliklerinden uzaklaşmaktadırlar. Sürekli; nerde olduğunu, naptığını , kiminle olduğunu paylaşarak ve diğer insanları da bu şekilde takip ederek yüzeysel bir hayat yaşamaya sürüklenmektedirler.Yüzeyselleşen hayatlarda insanlar kendilerini tanıyamamaktadır. Bu bağlamda da yanlış kararlar alabilmekte veya verdiği kararlar doğrultusunda hareket edememektedirler. Kendini tanıyamamış bireyler hayattan ne istediklerini ve ne beklediklerini de bilemezler. Evlilikteki sorunları doğru anlamak için öncelikle kişileri bireysel olarak tanımak ve anlamak gerekmektedir. Bu sürecin doğru yürütülmesi içinse, kişilerin kendini tanıyabilmiş olması çok önemlidir. Bu sebeple, çiftlerin beklentilerini doğru belirlemesi ve kendini iyi tanıması boşanmaların önüne geçecek en önemli faktördür.

Boşanmaların en yaygın sebebi şiddetli geçimsizlik olarak bilinmektedir. Geçimsizlik veya uyumsuzluk evlilikleri içinden çıkılmaz bir sorun yumağına dönüştürmektedir. Uyumsuzluğu belli değişkenlerle formülize etmek mümkün değildir. Ne kadar farklı kültürlerden veya sosyoekonomik düzeylerden gelseler de çiftler çok sağlıklı bir evliliğe sahip olabilir. Aynı zamanda, çiftler ne kadar benzer kültür ve sosyoekonomik düzeyden gelseler de sağlıklı bir evlilik sürdüremeyebilirler.

Bir diğer yandan evli çiftler; bireysel psikolojik durumları doğrultusunda çok sağlıklı bireyler olsalar da, iki kişinin kendi arasındaki uyumsuzluğundan dolayı ilişkileri çok sağlıksız olabilmektedir. Bu noktada da zamanla boşanma noktasına gelmektedirler.

Birbirlerini çok seven ama uyum konusunda sorun yaşayan bir çok evli çift için boşanma tek çözüm gibi görünmektedir. Çiftlerin boşanma noktasına gelmeden önce uyumsuzluk diye adlandırılan her ne varsa o konularda farkındalık kazanmaları ve sorunlarıyla yüzleşebilmeleri o sorunların çözümü için en önemli adım olacaktır.

Evliliklerdeki uyumsuzlukların temelinde cinsellik oldukça büyük bir rol oynamaktadır. Cinsel uyumsuzluk, akabinde iletişim sorunlarını ve kaçınılmaz olarak da çiftlerin birbirlerinden uzaklaşmasına sebep olmaktadır .Bu uzaklaşmaların sonuçları aldatmalara kadar varabilir. Cinsel problemlerin, domino taşı misali bir çok sorunu tetiklediği aşikardır.

Çiftlerin bu konudaki yaptıkları en büyük hata bunu konuşmaktan çekinmeleridir. Bu sebeple de cinsel uyumsuzluklar ve problemler suyun görünen yüzünde görünmemekte sorun farklı bir şeymis gibi görünebilmektedir. Bu şekilde de çiftler çözümsüzlük duygusu ve umutsuzlukla boşanma noktasına gelmektedirler .Çift terapilerinin en önemli tarafı görünmeyen veya gömülü olan sorunu eşeleyerek su yüzüne çıkartabilmektir. Gerçek sorunlar belirlendikten sonra da çözümü de beraberinde daha kolay bulunur.

İnsanların hayatlarını ve kendilerini tanıma süreçlerinin zorlaştığı günümüz dünyasında boşanma yadsınamaz bir gerçektir. Çift terapistleri bu süreçleri iyi analiz ederek insanlara yardım etmektedirler. Evlilik terapilerinin varlığı konusunda toplumun daha fazla bilinçlenmesi boşanma oranlarını azaltacak insanlarımız daha bilinçli bireyler haline gelecektir.